8 Aralık 2016 Perşembe

Sir William Wallace





    Sir William Wallace (Muhtemel doğum tarihi 1270 - 23 Ağustos 1305). İskoç Şövalye ve İskoç Bağımsızlık Savaşlarının önder isimlerinden. 







İlk Yılları

    William Wallace'ın doğum tarihi, ailesi ve ilk yılları ile ilgili çok bilgi yoktur. Wallace'ın, ailesinin alt seviyelerde bir asalet ünvanına sahip olduğu, dönemin meşhur şairi Kör Harry'nin iki şiirinde geçer. Şair Harry bu şiirlerinde, William Wallace'ın babasının ismi Elderslie'li Sir Malcolm olarak geçmektedir. Fakat William'ın günümüzde bilinen 1297 Tarihli, Almanya / Lübeck'e gönderdiği bir mektupta babasının ismi Alan Wallace olarak geçmektedir. Bu iki delil de işaret edilen kişinin aynı olma ihtimali yüksek olmakla birlikte genel görüş, William Wallace'ın kendine ait bir mührü ve aile arması kullanması sebebiyle asalet ünvanına sahip bir aileden geldiği görüşü hakimdir. 

    William Wallace'ın eğitim hayatına dair bir kanıt bulunmamakla beraber, asil bir ailenin üyesi olarak eğitim almış olma ihtimali yüksektir. Çünkü hem İskoçya'da hem İngiltere'de, en alt seviyede asalet ünvanına sahip olan aileler bile çocuklarını muhakkak bir dini, siyasi, askeri ve temel eğitimlerden geçirirdi. Wallace'ın eğitim hayatına dair en önemli gösterge ise okuma-yazma bilmesi ve kendi el yazısı ile mektuplar yazmasıdır.



    İskoçya'da Siyasi Durum

    William Wallace'ın büyüdüğü zamanda, İskoçya'yı, İskoçların Kralı Ünvanı ile Kral Alexander-III yönetiyordu. Kral Alexander-III döneminde ki İskoçya siyasi ve ekonomik anlamda sakin ve düzenliydi. Dış politika da ise İngiltere ve Norveç ile ılımlı ilişkiler vardı. Fakat bu düzen ve barış ortamı Kral Alexander'ın 19 Mart 1286 Tarihinde atından düşerek ölmesi sonucu bir anda bozuldu.



Kral Alexander-III'ün Taç Giyme Törenini tasvir eden bir Codex.


    

    Kralın arkasında bıraktığı tek varis torunu Prenses Margaret idi. Kral Alexander'ın oğlu Prens Alexander 1284 yılında, 20 yaşında hayatını kaybetmişti. Kralın kızı, Prenses Margaret ise Norveç Kralı Erich-II ile evliydi ve 1283 yılında hayatını kaybetmişti. Prens Alexander arkasında bir varis bırakmamıştı. Aynı şekilde Norveç Kraliçesi Margaret'in kızı Prenses Margaret ise sadece 3 yaşındaydı.

    Bunun üzerine Prenses Margaret, 25 Kasım 1286 Tarihinde İskoçların Kraliçesi ilan edildi. Ancak, Kraliçe Margaret yaşından dolayı hemen İskoçya'ya gönderilmedi. İskoçya devlet ileri gelenleri ve lordları ise kraliçenin yokluğunda ve ardından saltanat sürebilecek akla ve kabiliyete sahip olana kadar bir naiplik konseyi kurmaya karar verdiler. 

    4 yıl boyunca naiplik konseyi sürekli çekişmelerle geçse de genel düzen bozulmadı. Kraliçe Margaret ise 1290 yılında, 7 yaşında iken, İskoçya'ya gitmek üzere yola çıktı. Fakat yolda hastalanan kraliçe, Orkney'de hayatını kaybetti. Kraliçe Margaret'in ölümü, varolan çatışmaları doruk noktasına çıkardı.

    İskoç lordları taht konusunda birbirleri ile çatışmaya başladılar. Yaklaşık 20 hak iddia eden lord ve lady vardı. 

    Kanlı bir iç savaş yaklaşmaktaydı. Hak iddia edenlerin çoğu iddialarından vazgeçmemekle birlikte bir iç savaştan çekiniyorlardı. Böyle bir iç savaş İskoçya'yı başka bir fetret dönemine sokabilir, sonu gelmeyen kan davalarına yol açabilir ve en kötüsü de ülkeyi Norveç ve İngiltere işgaline açık bırakabilirdi. 

    Naiplik Konseyi ve devlet ileri gelenleri bir iç savaşa engel olmak amacıyla tüm hak iddia sahiplerine çağrı yaparak bir hakem heyetinin kurulmasını istedi. Bu hakem heyetinin lideri olarak İngiltere Krallığı Kralı Edward-I'in seçilmesini kararlaştırdılar. Bunun sebebi, Kral Edward ile Kral Alexander'ın daha önceden karşılıklı evlilik vaatleri bulunmalarıydı. 



İngiltere Krallığı Kralı Edward-I


    Tüm soylular ve hak iddia edenler, Kral Edward'ın, tarafsız lord olarak hakem olmasına karar verdiler. Kral Edward ülkeye davet edildi. Kasım 1292 Tarihinde Berwick Kalesinde mahkeme başladı. En güçlü aday olarak Balliol Baronu olan John Balliol öne çıktı.

    John Balliol, İskoçların Kralı John ünvanı ile 17 Kasım 1292 Tarihinde tahta çıktı ve 30 Kasım'da taç giyme töreni yapıldı. Fakat hem asillerin hem ordunun hemde halkın çoğunluğu tarafından benimsenmeyen zayıf bir kral olarak anıldı. Krala doğrudan karşı olanlar onu Empty Coat / Boş Arma olarak isimlendirdi. 



1562'de yapılmış, Kral John'u tasvir eden bir eser. Kral, tacı ve asalet asası kırık, arması ise boş olarak tasvir edilmiştir.


    Kral Edward, Kral John'u bilerek seçtiği, onun zayıflığını kullanarak İskoçya'nın tamamını alma planının olduğu bugün kesin bir görüştür. Nitekim çok kısa bir süre sonra Kral Edward, İskoç soyluları ile çatışma içerisine girdi. Hukuka aykırı bir şekilde İskoç topraklarına fermanlar çıkarmaya başladı ve İngiltere Krallığı askerleri her ay daha da İskoçya'nın içlerine 'Kral John'un davetlisi' olarak ilerlemeye başladı ve burada yağmalar yaptılar. 

    İskoç ileri gelenler, Kral John'a direniş göstermesini ve onun arkalarında olduklarını beyan ettiler. Mart 1296 Tarihinde Kral John, Kral Edward'a saygılarını sunması gereken bir mektubu göndermediği gibi 'ödemesi gereken hediyeyi' de ödemedi. Kral Edward, İskoç sınırını bombaladı ve İskoçya'da ki, askerler ise dağınık bir şekilde akın hareketleri düzenlediler. Fakat bu askerlerin hemen hepsi başarısız oldular ve İngiltere'ye çekildiler.

    İskoçlar, Kral John'u önder alarak ordu topladılar. Lothian'ın doğusunda, Nisan 1296 Tarihinde İskoç ve İngiliz Orduları Dunbar Muharebesinde çarpıştılar. İngiltere Krallığı Ordusu kesin bir zafer kazandı. 

    Kral John, Temmuz'da tahttan feragat ettirildi ve esir edilerek Londra Kulesine hapsedildi. 1299 yılında serbest kalacak ve hayatının geri kalanını Fransa'da geçirecekti. 2000'e yakın İskoç soylusu ya esir edildi yada Kral Edward'a bağlılık bildirmek zorunda kaldı. 



Dunbar Muharebesi Harita Üzerinde.


    İskoçya 10 yıl sürecek bir fetret dönemine içerisine girmiş oldu. Bu süre içerisinde İskoçya bir kral seçemedi ve ülke 10 yıl boyunca Guardians of Scotland ünvanı ile naip ve naiplik konseyi ile yönetildi.

    Savaş Sırasında William Wallace

    Bu süreç içerisinde Wallace'ın tam olarak nerede bulunduğuna dair kesin bir kanıt yoktur. Fakat yine şair Harry'nin şiirlerinde, 'Uzun boylu, kaslı, güçlü ve keskin bir okçu' olarak doğrudan Wallace'ın ismi zikredilir. Bu konu tarihçileri ikiye bölmüştür. Wallace'ın okçu olarak bu savaşlara katıldığı konusunda hemfikir olmakla beraber, tarihçilerin bir kısmı Wallace'ın önce İskoç Ordusunda savaştan sonra ise bağlı bir asil olarak Kral Edward'ın ordusunda yer aldığını bildirmiş diğer kısım ise savaştan sonra Kral Edward'ın ordusuna katılmadığını ancak karşı da durmadığını, bir belirsizlik dönemi yaşadığını belirtmektedir.

    Her iki görüşün hangisi doğru olursa olsun, Wallace'ın bu muharebede bulunduğu ve yetenekli bir asker -özellikle okçu- olarak ön plana çıktığı ve çevresinde tanındığı kesindir.

    İsyan ve Wallace'ın Önderliği

    William Wallace'ın kesin olarak bilinen ilk isyan hareketi bir suikasttir. Lanark Yüksek Şerifi William de Heselrig, kışkırtıcı hükümlerde bulunuyor ve İngiliz askerleri ile daha ılımlı ilişkiler izliyordu. Suikastin nasıl ve nerede olduğu tam olarak bilinmemektedir. Wallace'ın bir grup arkadaşı ile beraber, şerife isyan ederek öldürmüşlerdir. Böylece Wallace ve arkadaşları, isyancı olarak ilan edildiler.

    Suikastten sonra Wallace, Douglas Lord'u William the Hardy'nin isyan hareketine katıldı. Wallace ve Lord Douglas, Scone'yi kuşattılar ve burada kesin bir zafer kazandılar. İsyancılar burayı merkez olarak aldı ve çevreye baskınlar düzenlediler.



İskoç Baskınlarını tasvir eden modern bir eser. 


    

    Temmuz ayında Irvine'de başka bir isyan patlak verdi. Bu isyana kuzeydeki birçok isyana liderlik eden Andrew Moray liderlik ediyordu. Wallace ve Lord Douglas bu isyana doğrudan karışmadılar. Wallace, Selkirkshire bölgesinde ki Ettrick Ormanı'nı karargah olarak seçerek buradan baskın hareketleri düzenledi. 

    William Wallace ve Andrew Moray, Dundee yakınlarında buluştular ve kuvvetlerini birleştirerek şehri kısa bir kuşatmadan sonra ele geçirdiler.

    Stirling Köprüsü Muharebesi


    İsyancıların kazandığı başarılar, Kral Edward'ı tedirgin etti. İskoçya'nın hemen her yerinden isyan haberleri geliyordu. Wallace, Lord Douglas ve Moray'ın ünü ise çoktan tüm İskoçya hatta İrlanda ve İngiltere'ye kadar yayılmıştı. Bu kadar kısa sürede yayılan hikayeler beraberinde efsaneleri ve dedikoduları da beraberinde getiriyordu. Kral Edward, işgalini devam ettirebilmek ve tüm İskoçya'yı ele geçirebilmek için muhakkak bu isyanın liderliğini yok etmeliydi.

    Kral Edward, isyanı bastırmak üzere Surrey Earl'ü John de Warrenne ve kralın İskoçya'da ki 'Hazine Görevlisi' Hugh de Cressingham'ı görevlendirdi. Kraliyet ordusu, 2.500 civarı süvari, 7.000 civarı piyade askerden oluşmaktaydı. De Warenne daha önce Dunbar Muharebesi'nde komutanlık yapmıştı ve İskoçların isyanını hemen bitireceğini düşünüyordu. İsyancıları, İskoç Ordusundan daha disiplinsiz olarak görmekteydi. Kralın ordusu hızla yola çıkarak Stirling bölgesine doğru ilerledi.

    İskoç kuvvetlerin durumu ise Kraliyet Ordusuna göre çok daha zayıf durumdaydı. Sayıları 300'ü geçmeyen süvari ve 5.500-6.000 kadar piyadeden oluşan ordunun askerlerinin yarısından fazlası profesyonel değildi. Bu ordu daha önce baskınlara katılmış, cılız direnişlerle karşılaştığı kuşatmalar gerçekleştirmişti. İlk kez büyük bir orduyla açık alanda karşı karşıya geleceklerdi.

    Kralın ordusu, kuzeyden dolaşmayı planladı fakat De Cressingham bunun daha fazla maliyete sahip olacağı gerekçesi ile reddedildi. Ayrıca bu kadar masrafın hemen dağılacak bir isyancı ordusuna karşı gereksiz olduğunu belirtti. 

    William Wallace ve arkadaşları ise eldeki imkanları çok iyi analiz etmişti. Geniş cepheden yapılacak bir savaşın kesin bir mağlubiyetle sonuçlanacağını biliyorlardı. Bunun yerine, Kralın Ordusunu, Stirling mevkinde ki Stirling Köprüsüne çekeceklerdi. Bu köprüde dar bir alanda karşılaşacaklar ve tüm ordu yerine daha az kuvvetlerle, parça parça imha hareketi deneyeceklerdi.



Stirling Köprüsü


    

    11 Eylül 1297 Tarihinde İngiliz Ordusu, köprüyü geçmeye başladı. Öncü geçen okçular komutanlarının geç kalacağını öğrenerek tekrar geri çekildiler. Öğleden önce ki vakte kadar 5.000 kişilik bir kuvvet köprüyü geçmişti. Bunlar mevzilenmemiş diğer kalanlarında köprüyü geçmelerini beklemişlerdi. 

    Tam bu sırada, hemen ileride ki tepelerin arkasında gizlenmeyi başarmış 3 kol halindeki İskoç ordusu, Wallace'ın işareti üzerine hızla saldırıya geçti. Kraliyet Ordusu tam anlamıyla bir şok baskınıyla karşılaştı ve askerlerin birçoğu ne yapacağını bilmeden köprüye yöneldi. İskoçlar ise 3 ayrı koldan saldırdı ve Kraliyet Ordusunu imha hareketine girdiler. Bu sırada köprünün diğer tarafından yardıma gelen askerler ile köprüyü geçmeye çalışan askerlerin yoğunluğu ve izdihamı köprünün çöküşüne sebep oldu. 

    Köprünün çöküşü sırasında hayatını kaybedenlerden biri de Hugh de Cressingham'dı. De Warenne ise tuzak ve köprünün çöküşü sırasında tamamen çaresiz kaldı ve ordusunun diğer yakasındaki askerlerinin sadece imha edilmesini izledi. Köprünün çöküşünden ve karşı taraftan kurtulabilen birkaç askerin dışında ordunun yarısı imha edilmişti.

    De Warenne'nin halen çok tecrübeli okçulardan oluşan bir savunma ordusu elinde kalmıştı. Biraz daha güneye çekilebilir ve İskoç Ordusu'na karşı koyabilirdi. Ancak komutanın ve askerlerinin morali çok bozulmuştu. Ayrıca bölgede ki bataklıklar ordunun manevra yapmasını imkansız kılıyordu. De Warenne geniş bir bölgeyi İskoç Ordusu'nun işgal mevzine bırakarak Berwick'e doğru çekildi.

    Böylece İskoç Ordusu, Stirling Köprüsü Muharebesi'nden kesin bir zaferle ayrıldı. Muharebeden sonra Andrew Moray ve William Wallace, Kral John adına Guardians of Scotland / İskoçya'nın Koruyucuları ünvanlarını aldı. Moray, muharebe sırasında yaralanmıştı ve birkaç ay sonra hayatını kaybetti. Böylece Wallace tek başına tüm İskoçya'nın önderi konumuna yükselmişti (Kısa bir süre sonra Robert the Bruce'ta Koruyucu seçildi).



Stirling Köprüsü Muharebesini tasvir eden meşhur bir eskiz


    

    Bu muharebe, Britanya ve İrlanda'da klasik muharebeleri tamamen başka bir yöne sevk etti. Artık ordular karşılıklı savaşmak yerine, taktikler ve tuzakları çok daha fazla kullanacaktı. Bu muharebenin tüm adayı askeri anlamda etkilediği, taktiklerinin 200 yıl sonra İngiliz İç Savaşı sırasında dahi kullanılmasından anlaşılacaktır.

    Muharebeden sonra Kasım 1297'de William Wallace, Selkirk Ormanında yapılan büyük bir törenle, şövalye ilan edildi. Bu tarihten sonra Wallace ve kuvvetleri, İngiltere'nin kuzeyine akınlar ve baskınlar düzenlemeye başladı.


    Falkirk Muharebesi

    İskoç Ordularının başarısı ve Kuzey İngiltere'ye baskın ve akınlar sonucunda Kral Edward için herşey aleyhine işlemeye başlamıştı. Olası bir İskoç istilası ve İrlanda ile Galler'de çıkabilecek isyanlar ülkeyi tehdit ediyordu. 

    Nisan 1298'de Kral Edward, ikinci bir istila için emir verdi. Tüm saray ve dönem tarihçilerinin kayıtlarına göre net olarak 25.781 askeri silah altına aldı. Bunların birçoğu Galli askerlerdi ve 1.500 civarında süvari askeri vardı. 


Falkirk Muharebesi Haritası


    Ordu hızla hareket etti ve Lothian'a ulaştı. Etrafında ki kaleler ele geçirildi ve yağmalandı. Lothian etrafında da manevralar yapan Kraliyet Ordusu, Wallace'ı savaşa çekemedi. Wallace, Kraliyet Ordusuna son darbeyi vurmak amacındaydı. Kralın daha da kuzeye gelmesini istiyor ve ordunun arkasına yaptıracağı baskınlar ile ikmal ve lojistik yolunun tamamen kesmeyi planlıyordu. 

    Taktik işe yaradı. Kralın ordusuna yer yer isyanlar başladı ve piyadelerin arasında başlayan bir isyan güçlükle bastırıldı. Kral, erzak için Edinburgh'a gitmeye karar verdi ve ordusuyla yola çıktı. Tam bu sırada İskoç Ordularının ve Wallace'ın Falkirk'te olduğu istihbaratı geldi. Kral ordusuyla beraber derhal buraya hareket etti.

    22 Temmuz 1298 Tarihinde iki ordu karşı karşıya geldi. İskoç Ordusunun üstün bir mızraklı kuvveti vardı. Ayrıca süvariler ile de takviye edilmişti. Fakat Kraliyet Ordusunun ise uzun okçuları ile durum dengeleniyordu. Bu sırada İskoç Ordusundan bir grup barış yanlısıydı. Asil Robert the Bruce gibi İskoç liderler, Kral Edward ile kesin bir barış yanlısı iken Wallace halen savaştan ve bir kral seçilene kadar barış olmamasından yanaydı.

    Barış yanlısı birçok asker Kral ile anlaşmıştı ve soyluların bir kısmı çarpışma alanından askerleri ile birlikte geri çekildi. Kraliyet Ordusu okçu saldırısından hemen sonra süvari ve piyade saldırısına başladı. Çok kısa bir sürede kuşatma altına alınan İskoç Ordusu yenildi. Falkirk Muharebesi, Stirling Köprüsü Muharebesi ile kıyaslanamayacak bir şekilde kısa sürede sona ermişti.

    William Wallace ise Callender Ormanları üzerinden bir grup askerle birlikte kaçmayı başardı. 


Falkirk Muharebesi'ni tasvir eden bir illüstrasyon


    

    Robert the Bruce, Koruyuculuk ünvanından feragat etti ve Kral ile anlaşma yaptı. Bu muharebeden 7 yıl sonra Robert the Bruce, bu hareketinden dolayı pişman olacak ve Kral Edward'ın daha da artan baskı yönetimine karşı ayaklanacak ve Kraliyet Ordusu'nu kesin yenilgiye uğratarak İskoçların Kralı ünvanı ile kral olacaktı.
    
    Son yılları, Yakalanması ve İdamı

    Muharebeden sonra Wallace'ın tam olarak nerede ve ne yaptığını bilinmemektedir. Fransa Kralı Philip-IV ile İskoçya'nın bağımsızlığı konusunda yaptığı görüşmelere dair bazı kanıtlar mevcuttur. Ayrıca 7 Kasım 1300 Tarihli, Fransa Kralı'ndan Roma'ya gönderilen bir mektup günümüze ulaşmıştır. Bu mektupta 'Sir Wallace'a, ülkesinin haklı bağımsızlığı için destek verilmesi' gerektiği açıkça anlatılmıştır. Yine İskoç soylularının birbirleri arasında ki mektuplaşmalarda, Wallace'ın Fransa'da bulunduğu belirtilmiştir. Başka bir kanıt olarak bir İngiliz Casusunun, Wallace'ın Fransa'da olduğuna dair bir raporu da günümüze ulaşan kanıtlar arasındadır.    

    Ancak, William Wallace'ın Fransa'da 6 yıl boyunca ne yaptığı kesin olarak bilinmemektedir. Tarihçiler, Wallace'ın Kral Philip-IV'ün himayesi altında olduğuna ittifak etmişlerdir.

    1304 Yılında ise Wallace, İskoçya'ya geri döndü. Kendisine bağlı küçük birliklerle birlikte Happrew ve Earnside bölgelerinde iki başarısız çatışmaya katıldı.

    Bu geri dönüş ve çatışmalar, 6 yıldır Wallace'ın peşinde olan İngiltere Krallığı'nı harekete geçirdi. 1,5 yıllık bir kovalamacının ardından Ağustos 1305 Tarihinde, Kral Edward'a sadık bir İskoç Şövalye olan John de Menteith tarafından yakalandı ve Kraliyet Ordusuna teslim edildi.

    Askerler, Wallace'ın üzerinde günümüze kadar kalan 3 belge buldu. Bunlardan birisi, Norveç Kralı Haakon-V'ten, Fransa Kralı Philip IV'den ve sabık İskoç kralı John'dan kendisine yazılmış mektuplardı. 

    William Wallace Londra'ya götürüldü ve Westminster Hall'de yargılandı. 'Eşkıyalar Kralı' olarak aşağılandı ve kafasına pis bir çelenk geçirildi. Mahkemede, soygun, cinayet, vatana ve krala ihanet suçlamalarından yargılandı. Savunmasında kayda geçen tek cümlesini kurdu: 'Ben Edward'a hiçbir zaman yemin etmedim ki ona ihanet edeyim' oldu. 



Sir William Wallace'ın, Londra'ya getirilişini tasvir eden modern bir eser
   
    Mahkeme, Sir Wallace'ı tüm suçlardan suçlu buldu ve idamına karar verdi.

    23 Ağustos 1305 Tarihinde Westminster Hall'den alınarak Londra Kulesi'ne götürüldü. Kuleden de alınarak çıplak olarak bir atın arkasına bağlandı ve Smithfield'e kadar götürüldü. Burada kırbaçlandı, ters asıldı, hadım edildi, ardından bağırsakları çıkarıldı ve son olarak kafası kesildi, vücudu dört parçaya ayrıldı. Wallace kafası kesilene kadar özellikle canlı tutuldu ve her işkenceden sonra kraldan af dilemesi istendi. Ancak, Sir Wallace kesinlikle af dilemeyi reddetti ve cellatlara defalarca tükürdü. 

    Kafası alınarak kardeşlerinin kafalarının sergilendiği Londra Köprüsü'ne asıldı. 

Sir William Wallace ve Etkileri

    Sir Wallace başarısız olmasına rağmen ve işkence ile idam edilmesine karşın ölümünden günümüze kadar İskoçya, İrlanda, Galler ve İngiltere siyasetini ve kültürünü derinden etkiledi. Ayrıca, hayatı ve mücadelesi hem Britanya ve İrlanda'da hemde dünya da romanlara, öykülere, tiyatro eserlerine, filmlere ve video oyunlarına konu oldu. 


Wallace Anıtı. Fotoğrafta gözüken nehir ve köprü ise Stirling Nehri ve köprüsüdür


    

    İdamı tüm İskoçya'da büyük yankı uyandırdı ve Robert the Bruce önderliğinde bir isyanla, Kraliyet Ordusunu İskoçya'dan çıkardı. Wallace onurlandırıldı ve günümüze kadar bir vatanseverlik simgesi oldu. 

    Hayatını konu alan Braveheart / Cesur Yürek filmi (filmde çok fazla tarihi hata olmasına rağmen) dünya sinemasına büyük etkisi oldu. 

    Bugün İskoçya'da, Sir Wallace'ın adına birçok anıt, heykel, portre ve büst bulunmakla birlikte birçok bölge ismi de kendi adıyla onurlandırılmıştır.






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder