28 Ekim 2016 Cuma

I. Dünya Savaşı ve Britanya - Bölüm 2: Savaşın İlk Yılı 1914





    1914 Yılı patlamaya hazır bir bomba gibiydi. Devletler, barışı bir seçenek olarak görmedikleri gibi savaşı zorunluluk olarak görüyorlardı. İttifaklar tamamlanmış, planlar yapılmıştı. Sadece küçük dahi olsa bir sebep, bir provokasyon bekleniyordu.







    Beklenen sebep, sanıldığının aksine Almanya-Fransa üzerinden değil, Balkanlar'dan geldi. Avusturya-Macaristan İmparatorluğu Veliaht Prensi Arşidük Ferdinand 28 Haziran 1914'te, Saraybosna'yı ziyareti sırasında Sırp Milliyetçisi Gavrilo Princip tarafından vurularak öldürüldü.

    Avrupa aradığı sebebi bulmuştu. 

    (Bkz: I.Dünya Savaşı ve Britanya - Bölüm 1: Savaşın Öncesi)



Avusturya-Macaristan İmparatorluğu Veliahdı Arşidük Franz-Ferdinand

    Arşidük Ferdinand'ın öldürülmesi haberi tüm Avrupa'yı şoke etse de ülke yönetimleri bunu bekliyordu. Britanya istihbarat servisi olan Secret Intelligence Service / Gizli Haberalma Servisi, Londra'ya 1913 yılından itibaren bir Sırp ayaklanmasının yakında olduğu bilgisini gönderiyordu. 

    Şubat 1914'de, SIS'in lideri Sir Mansfield Smith-Cumming'in, hükümete bildirdiği 'Balkanlar' raporunda; Sırp Milliyetçilerinin, Habsburg Hanedanına yönelik bir saldırı düzenleneceği bildiriliyordu. 


Sir George Mansfield Smith-Cumming. Britanya İstihbaratının modernleşmesinde ki en önemli isimlerden oldu.


    
   Ardından bunun gibi raporlar çoğaldı fakat Kraliyet Hükümeti'nin bu suikasti tetiklediğine dair bir kanıt yoktur. Ayrıca SIS'in Balkanlar'da ki gücü 1914 yılında ciddi anlamda kırıldı. Bunun sebebi, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nun, SIS'in Çek azınlığı kışkırttığına dair somut kanıtlar elde ettiği iddiasıyla güçlü bir kontra-espiyonaj yapmasıydı.

    Her durumda bu suikast ülke yönetimlerinde beklenen bir 'işaret fişeği'ydi.

    Viyana, Arşidük'ün öldürülmesinden açık bir şekilde Sırbistan'ı sorumlu tuttu ve çok ağır bir nota kararı aldı. Fakat Rusya'nın beklenen tepkisi, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nu Almanya'dan destek almaya mecbur kıldı.

    İki dışişleri bakanlığı 4-22 Temmuz tarihleri arasında görüşmeler yaptı. Almanya savaş saatinin geldiğini anlamıştı. Yapılan görüşmelerin ardından Sırbistan'a ağır nota verildi.

    Bu notada, Sırbistan'ın eylemi kınanıyordu. Eğer Sırbistan bu eylemin arkasında değilse, 1 ay içerisinde ordusunu terhis etmeli, topraklarının bir kısmını doğrudan, Avusturya-Macaristan'a bırakmalı, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu askerlerinin ülkeye girmesine izin vermeli, Kralın tahttan feragat ederek, monarklığa Habsburg Hanedanından birinin getirilmesini derhal kabul etmeliydi.

    Elbette tarihte böyle bir nota görülmemişti ve bu notadan çok bir savaş sebebiydi. Sırbistan notayı sert bir dille reddetti. 



Sırbistan Krallığı Kralı Peter-I. Avusturya-Macaristan notasına çok sert ayrı bir bildiri ile cevap vermişti.


    48 saat sürenin ardından, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu, Sırbistan'a savaş ilan ettiğini duyurdu.

    30 Temmuz'u 31 Temmuz'a bağlayan gece, Rusya İmparatorluğu İmparatoru Çar Nikolay-II, genel seferberlik ilan etti. Bu karar alınmadan önce Rusya da, Britanya ve Fransa elçilerinden destek almıştı. 

    1914 yılının Nisan ayında Almanya, Rusya'nın genel seferberlik ilanını açık bir savaş nedeni olarak göreceğini deklare etmişti ve Rus seferberliği haberi, Rusya'nın Almanya Büyükelçisi tarafından teyit edilince, 1 Ağustos 1914 Tarihinde Rusya'ya savaş ilan etti.

    Birleşik Krallık gelişmeleri yakından takip etti ve tüm müttefiklerine 'Bağımsızlık Garantisi' verdi. 1 Ağustos'ta tüm sivil gemiler, donanmanın emrine alındı. Kraliyet Hükümeti, Almanya'ya ve Avusturya-Macaristan'a protesto notaları gönderdi. 3 Ağustos'ta 'Savaş Ekonomisi' yasası parlamento da onaylandı ve bir savaş kabinesi kurulması kabul edildi. 



Lord Henry Herbert Asquith. Nisan 1908 - Aralık 1916 Tarihleri arasında Birleşik Krallık Başbakanı.


    Fransa, 1 Ağustos'ta genel seferberlik ilan etti ve Almanya'ya olan tüm sınır kapılarını kapattı. Ayrıca sert bir protesto notası gönderdi.

    Almanya buna karşılık olarak 2 Ağustos'ta Lüksemburg'a, 3 Ağustos'ta Fransa'ya savaş ilan etti. 

    Alman Genelkurmay'ı, daha önce tasarladığı Schlieffen Planı'nı uygulamaya koydu. Bu plana göre Almanya, Rusya ve Fransa ile iki cephede savaşması kaçınılmazdı. Böyle bir savaş Almanya için zorlayıcı olacaktı ve hatta yenilgi ile sonuçlanabilirdi. İki cepheli savaş yerine, Almanya, Rus cephesinde daha küçük birlikler bulunduracaklardı. Rus Ordusu tarihin her döneminde büyük ama yavaş ordularla hareket etmişti. Ayrıca, Rus Ordusu Almanya'ya karşı harekete geçmeden önce, öncelik olarak Avusturya-Macaristan kuvvetleri ile karşılaşması gerekiyordu. Alman Ordusu'nun bu durumlardan sonra ciddi bir şekilde Rus Ordusu ile karşılaşması için 90-100 günlük bir süre hesaplandı.

    İşte Almanya, Schlieffen Planı'nın bir parçası olarak, tam bu noktada 39 gün içerisinde Fransa'yı saf dışı bırakacaktı. Bunun içinde kuvvetli istihkamlı Alsace-Lorraine bölgesine saldırmak yerine, Flanders düzlükleri (Belçika) üzerinden geçerek Fransa'yı kuzeyden işgale başlayacaktı. Alsace-Lorraine bölgesinde ise sahte bir saldırı yapılacak ve hemen ardından ufak bir geri çekilme ile birlikte savunma yapılacaktı. Kuzey saldırısı karşısında Fransız Ordusu kuvvet kaydıracak ve bölünecekti. Eğer Fransızlar kuvvetlerini bölmezse, ordunun bir kısmı Paris'i alacak, esas kısmı ise Fransız kuvvetlerini arkadan kuşatacaktı. 

    Plan bizzat Alman Genelkurmay Başkanı Feld Marshall Alfred von Schlieffen tarafından tasarlanmış ve askeri çevrelerce kesin kabul görmüştü. 



Feld Marshall Alfred von Schlieffen.


    Lakin planın ilk aksiliği Feld Marshall Alfred von Schlieffen'in Ocak 1913 yılında hayatını kaybetmesiydi. Von Schlieffen'in, göre planın en önemli noktası Britanyalılara karşı sağ kanadın tutulmasıydı. Bu o kadar önemli bir noktaydı ki, General Erich Ludendorff'un hatıralarına Von Schlieffen'in son sözlerinin 'Unutmayın, sağ kanadı her zaman güçlendirin' olduğunu yazdı. 

    Planın uygulaması ise Almanya için tam bir başarısızlık oldu. Bir grup askere göre, Belçika savaş ilan edilmeksizin derhal işgal edilerek plan uygulanmaya konmalıydı diğer bir gruba göre ise Belçika'nın tarafsızlığı ihlal edilmemeli önce, ordunun geçiş izni istenmeli buna bir cevap verilmezse veya reddedilirse savaş ilan edilmeliydi. 

    30 Temmuz - 3 Ağustos tarihleri arasında Alman Genelkurmay'ı bu mesele üzerine yoğunlaştı. Ardı ardına gelen savaş ilanları, İmparator Wilhelm'i bizzat harekete geçirdi. 3 Ağustos günü, Belçika Kralından geçiş izni istedi.

    Belçika Krallığı Kralı Albert-I, günümüzde dahi Belçika'nın en uç siyasi düşüncülerine sahip olanlar için bile saygı duyulan bir isimdir. Tahta çıktığında Kongo'nun durumun iyileştirilmesi, halkla olan sıcak diyaloğu ve savaş sırasında ordusunun başında bulunarak, Marshall-King / Mareşal Kral olması, Kral Albert-I tarihin en başarılı monarklarından biri yaptı. 



Belçika Krallığı Kralı Albert. Avrupa'nın ve Dünya Tarihi'nin, klasik 'Kurtarıcı-Asker Kral' geleneğinin son temsilcilerindendi.

    İmparator Wilhelm'in isteğini kesin bir dille reddetti ve seferberlik ilan etti. Ayrıca bizzat Birleşik Krallık Kralı George-V, daha önce hükümetinin verdiği garantiyi yeniledi. Aynı gün Birleşik Krallık hükümeti de, Belçika'ya güvence verdi. 

    Yine aynı gün Britanya Ordusu'nun öncü birlikleri gemilere binerek Belçika'ya doğru yola çıktı.

    Almanya için yapılacak birşey kalmamıştı. Yeteri kadar zaman kaybedilmişti. 4 Ağustos'ta, Alman Ordusu, Belçika'ya girdi.

    4 Ağustos 1914 Tarihinde Birleşik Krallık, Almanya ve Avusturya-Macaristan'a savaş ilanında bulundu. 

    Birleşik Krallık savaşa hazırdı. Savaş ekonomisi planı olduğu gibi uygulandı. Şirketler, askeri fabrikalara işçi verdi, kadınlar askeri fabrikalara alındı. Ordu seferberlik emri yayınlandı. Gıda, ilaç ve giyecek malzemelerinde orduya öncelik veren geçici yasa çıkarıldı. 

    Karaborsacılığı, casusluğu, toplumsal olayları engellemek ve kaos ortamını önlemek amacıyla olağanüstü hal yasası çıkarıldı ve polis kuvvetlerine geniş yetkiler verildi.

    Savaş Kabinesi hemen kurulamadı. Bunun yerine Başbakan Asquith, muhalefetten önemli isimleri kabineye aldı. Savaş Kabinesi 1915 yılında kurulacaktı. Fakat bu hükümette savaşın başında planlı ve koordine hareket etmeyi başardı.

    Britanya Ordusu, Ağustos ayında 300.000 gönüllü erkeği, Eylül ayında ise 450.000 gönüllü erkeği silah altına aldı. Ülke de küçüklü-büyüklü 218 asker alım merkezi kuruldu. Eğitim birliklerinin sayısı ise 34'tü. Bu sayı savaş sonunda 73'e çıkacaktı. 

    Asker alım, savaş ekonomisi, günlük hayatın şekillendirilmesi ve cephede ki savaş, önceden planlandığı gibi gitti. Kral ve hükümet uzun süreli bir savaş beklemese de uzun süreli bir savaş planı yapılması ve uygulamaya konması savaş sırasında, Birleşik Krallık'ı en organize ülke yapacaktı. 

    Alman Ordusu, General Alexander von Kluck ve General Karl von Blöw komutasında Belçika'ya girdi. Liege'ye doğru yönelen Alman ordusu 5 Ağustos'ta şehrin girişine saldırdı. Plana göre şehrin 12-13 Ağustos'ta alınması gerekiyordu. 



Schlieffen Planı


    
    Fakat, Kral Albert-I ordu komutasında bizzat bulunuyordu ve Belçika Ordusu eşi benzeri görülmemiş bir direniş gösterdi. Kralın direniş harekatının amacı, Fransız ve Britanya kuvvetlerini olabildiğince çabuk bölgeye gelmesi amaçlıydı. 

    Alman Ordusu 2-3 günlük bir gecikme ile Liege'yi aldı fakat Belçika Ordusu her yerde direnmeye devam etti. Almanlar 20 Ağustos'ta Brüksel'e girdi. Aynı gün almayı planladıkları Namur'u ise 23 Ağustos'ta aldı. 

    Belçika hükümeti, Fransa'nın Le Havre bölgesine gitti. Fakat Kral Albert-I, ülkeden ayrılmayı reddetti ve ordusunda ki tüm kuvvetleri ile Belçika'nın güney-batısındaki Ypres kentine çekildi ve burayı 'kale' ilan etti. 

    Kral Albert-I'in bu direnişi savaşın daha başından tüm seyrini değiştirdi. Direniş karşısında Almanların planı 5-7 gün aksamıştı ve bu sürede Feld Marshal Sir John French komutasında ki British Expeditionary Force / Britanya Seferi Kuvvetleri, Mons'a gelmişti.




Britanya Seferi Kuvvetleri Komutanı Feld Marshall Sir John French

    Britanya Ordusu bir karşı taarruzla Almanları durdurmayı planlasa da Almanlar geç kalan planı telafi etmek üzere ilerleyişlerini hızlandırdılar.

    23 Ağustos 1914'te, Britanya ve Alman kuvvetleri ilk kez karşı karşıya geldiler. Sabah 8'de başlayan Mons Muharebesi her iki taraf için de zorlu oldu. Almanlar da, Britanyalılar da saldırı halindeydi. Her iki tarafında 2000'e yakın kaybı oldu.

    Alman Birliklerinin takviye edileceğini gören Sir John French, 24 Ağustos gecesinde geri çekilme emri verdi ve bu tarihten sonra tarihe 'Great Retreat / Büyük Ricat' olarak geçen süreç başladı.

     26 Ağustos 1914 Tarihinde, Britanya kuvvetlerini takip eden Alman kuvvetleri, Le Cateau bölgesinde yeni bir saldırı başlattı. Feld Marshall Sir Horace Smith-Dorrien komutasındaki Britanya Ordusu da, Alman saldırısına karşı-taarruzla cevap verdi. 

    Fakat akşam saatlerine doğru Britanya kuvvetleri ve takviye amaçlı bölgeye gelen az sayıda Fransız kuvvetleri geri çekildi. 




Le Cateau'dan çekilen Britanya kuvvetleri


    Yine aynı gün Grand-Fayt bölgesinde, Britanya-Fransız kuvvetleri Almanlar tarafından pusuya düşürüldü. Müttefik kuvvetler büyük bir kayıp vermeden geri çekilmeyi başardı.

    27 Ağustos 1914'te Alman Ordusu, Müttefik Kuvvetlerinin geri çekilme harekatının düzenli bir çekilme olduğuna karar vererek kuvvetleri, Etreux'da çembere almaya denedi. Alman generaller Von Kluck ve Von Bülow'un da bizzat cephede bulunmasıyla gerçekleştirilen saldırı, daha ilk aşamasında başarısızlığa uğradı. Daha ileri de ki müttefik topçu kuvvetinin ateşi ve Britanya Ordusu'nun çember harekatı düzenleyen Alman tümenini kesmesiyle harekat Almanlar için başarısızlıkla sonuçlandı.

    Bu muharebe ve Cerizy şehrinde Almanların başarısız bir denemesinden sonra, Müttefik kuvvetleri ile Almanların arasında ki mesafe açıldı. Böylece Britanya-Fransız kuvvetleri mevzilenmek için altın zaman kazandı.

    1 Eylül 1914 Tarihinde Sir Dorrien aradaki farkı açmak ve zaman kazanmak amacıyla Nery'de bir sahte karşı-taarruz düzenledi. Alman Kuvvetleri bunu beklenen karşı-taarruz olarak görmesiyle harekete geçti ve tuzağa düşerek topçu ateşinin ortasına düştü. Alman taarruzu durdu ve Müttefik kuvvetleri mesafeyi 2 katına çıkardı. 

    Bu tarihten itibaren Ypres'de bulunan Britanya Kuvvetleri ve geri çekilen kuvvetler arasında ki bağlantı koptu. Aslında Ypres'te ki birlikler daha rahat konumdaydı. Çünkü denizden takviye ediliyorlardı ve burada ciddi bir Alman tehdidi yoktu. Alman kuvvetleri geri çekilen Müttefik Kuvvetleri izliyor ve Paris'e doğru yürüyordu.

    Fransızlar ise bu sürede, Kral Albert-I'in direnişi ve Britanya kuvvetlerinin sistemli geri çekilişi ile birlikte Alsace'da ki bölgelerinden çekilmişti. Ayrıca Alman Kuvvetleri, Quentin Muharebesinde ki taktiksel yenilgi ile Fransa-Belçika arasındaki bağlantıyı kopararak Ypres'i kuşatma altına alamadı.

    Böylece Schlieffen planı başarısızlığa uğramıştı. 

    Yine de Almanlar savaşın başında Belçika'nın Ypres bölgesi dışında ki tamamını ve Fransa'nın kuzey/kuzey-doğu bölgesini işgal etmişti. Paris'in 21 km kuzeyine kadar yaklaşmışlardı.

    Alman Genelkurmay'ı için yapılacak tek şey, Marne'ye çekilmiş ve burada toplanmış Müttefik Kuvvetleri'ni yenerek Paris'i almaktı. 

    I. Marne Muharebesi 7-12 Eylül 1914 Tarihlerinde gerçekleşti. Savaşın en kritik muharebelerinden biri oldu. Britanya-Fransız kuvvetlerinin toplam kuvveti 1.075.000, Alman kuvvetlerinin toplam kuvveti 1.500.000'e yakındı. 

    Britanya Ordusu, Marne Nehri'nin güneyinde, müttefik ordusunun sol kanadını oluşturuyordu. Orta ve sağ kanatta Fransız orduları vardı. Almanlar da 3 büyük ordu halinde 3-4 Eylül 1914 Tarihlerinde Marne Nehri'ni geçti. 



Marne Nehri'nin güneyinde, Paris'in 21 km uzağında Alman Ordusu'nu bekleyen Fransız kuvvetleri.


    
    Bir Alman Kolordusu ise Nehri geçmeden, Paris'in kuzeyine yöneldi. Bu kolorduyu, Fransız kolordusu karşıladı.

    Alman Ordusu'nun komutasında General Von Bülow ve General Von Kluck vardı. Britanya Ordusu'nun komutası ise Feld Marshall Sir John French'e aitti.

    Alman kuvvetleri ağır topçu ateşi ve ardından dalgalar halinde Müttefik Orduya taarruza geçtiler. Alman Genelkurmay'ı 3-4 gün içerisinde, Britanya-Fransız kuvvetlerini yarmayı düşünüyordu. Lakin Sir John French sadece 4 gün gibi kısa bir sürede sert bir savunma ağı örmüştü.

    Muharebenin ilk 2 günü denge savaşı olarak gerçekleşti. İki tarafta birbirine üstünlük sağlayamadı.

    8 Eylül sabahı Alman General Von Bülow, bu direnişi kırmak ve doğrudan Paris'e girmek için, komutasında bulunan ordunun sol kanadını, Paris'e doğru kaydırdı. Bu ordunun tam karşısında Britanyalılar bulunuyordu ve Von Bülow'a göre saldırmaları mümkün değildi.


    Sir John French tehlikenin farkına vardı ve Alman Ordusu'nun daha batıya kaymasını fırsat bilerek, Von Bülow'un ve Von Kluck'un birliklerinin tam arasına saldırdı. 2 Alman Ordusu'nun arasında ki mesafe 30 Km'den fazla açıldı ve iletişim neredeyse koptu.




Marne Muharebesi



    

Alman Komuta heyetinde ki General Von Moltke, Müttefik Ordusunun ulaşım imkanlarını kırmak amacıyla 8 Eylül'de bir hava saldırısı başlatmıştı. Bu bir ölçüde başarılı oldu ve demiryolu hattında ciddi yarılmalar oluştu. 

    Bu saldırının akşamında yeni veya güneyden gelen askerleri cepheye göndermekle ile görevli olan Fransız General Joseph Gallieni bir kararname çıkarttı.

    Bu kararnameye göre askerler cepheye gitmek için Paris'te ki tüm taksilere el koyacak ve cepheye gidecekti. O gece tam 650 taksiye el konuldu ve askerler cepheye ulaştırıldı. 

    Aslında taksilerle cepheye varan askerler, cepheye gitmesi gereken askerlerin sadece %3'lük bir kısmıydı (4000+ asker). 

    Fakat bu olay Paris'te, Fransa'da, Britanya'da ve tüm Müttefik Kuvvetler de büyük bir coşku ve beraberlik duygusu oluşturdu. Bu olay tarihe 'Marne Mucizesi' olarak geçti.



Cepheye asker taşıyan taksiler. Cepheye bu taksilerle giden askerlerin 3000'den fazlası savaşın sonuna kadar hayatını kaybetti.


    Cepheye yeni gelen Fransız askerlerinin de desteğiyle, Britanya kuvvetleri Almanları sol kanattan bir kuşatma harekatına girişti. Bu harekat aslında tamamen düşmanı panik havasına sokmak için yapılmış bir hamleydi. Çünkü Britanya-Fransız saldırısında ki toplam kuvvet Von Kluck'un kuvvetlerinin %20'si kadardı. 

    Hamle işe yaramıştı. Birbirleriyle bağlantısı kopan iki Alman komutanların ikisi de 9 Eylül'de geri çekilme emri verdi. Müttefik Kuvvetleri ile 3 günlük vur-kaç çatışmalarının ardından, Almanlar önce Marne'nin kuzeyine sonra da Aisne nehrinin kuzeyine çekildiler. 

    I. Marne Muharebesi savaşın ilk büyük muharebesiydi ve kesin Müttefik zaferi ile sonuçlandı. Müttefik Kuvvetlerinin ölü ve yaralı sayısı 263.000, Almanların ise 256.000 kadardı.

    Marne'de ki zaferin ardından 13 Eylül 1914 Tarihinde Müttefik Ordusu, Aisne Nehri'nin kuzeyinde konuşlanmış Alman Ordusu'na karşı bir taarruz başlattı. 

    Bu taarruzu, Sir John French istemiyordu. Fakat Avusturya-Macaristan Ordusu'nun, Rus Ordusu karşısında ki büyük mağlubiyeti ve geri çekilme ile Marne'de kazanılan zafer Londra ve Paris'te savaşın Noel'e kadar bitirilmesi ve Mihver Devletlerin barışa zorlanması algısını oluşturdu.

    Aisne Muharebesi 28 Eylül'e kadar devam etti. Almanlar çok sert bir direniş gösterdiler ve Müttefik Kuvvetleri defalarca püskürttüler. 

    Bu muharebe sırasında iki ordu da siper kazmaya ve siperlerini daha da güçlü tahkim ettiler. Aisne Muharebesi I. Dünya Savaşı'nın siper savaşına dönüştüğü muharebe oldu. 

    Sir John French, saldırıyı 28 Eylül Tarihinde sonlandırdı ve iki ordu burada 4 yıl sürecek bir siper savaşına başladılar.

    22 Eylül'de bir diğer muharebe Picardy bölgesinde başlamıştı. Fransız ve Alman kuvvetleri 4 gün boyunca birbirlerine üstün gelemediler ve siper savaşına başladılar.

    Fransız kuvvetleri 1-4 Ekim Tarihlerinde Arras'ta başka bir taarruza başladıysa da bu muharebe de siper savaşına döndü.

    13 Ekim 1914 Tarihinde Sir Horrace Smith-Dorrien komutasında ki Britanya kuvvetleri Armentieres mevkinde bir taarruza başladılar. Bu taarruzun amacı, Alman kuvvetlerini bu bölgede yarmak ve Brüksel'e kadar püskürtmekti. Böylece Alman mevkilerinde büyük bir yarılma oluşacak ve ikiye bölünen Alman Ordusu kuşatılacaktı.



Sir Horrace Smith-Dorrien


    Saldırı 19 Ekim'de takviye kuvvetlerle daha da yoğunlaştırıldı fakat Almanlar aynı sertlikte bir direniş gösterdiler. Muharebe 2 Kasım 1914 Tarihinde durduruldu. İki tarafta bu cephe de birbirlerine üstün gelemediler.

    19 Ekim 1914 Tarihinde, Dünya Savaşı'nın en kanlı muharebelerinden olan I. Ypres Muharebesi başladı.

    Ypres, Belçika'nın elinde kalan son topraktı ve Kral Albert burada müttefik kuvvetleriyle birlikte Temmuz'dan beri direniyordu. Almanlar büyük bir saldırı başlatmamışlar ama sürekli tehdit halindeydiler. 

    Ypres Muharebesi iki taraf için de hayati öneme sahipti. Almanlar son Belçika şehrini alıp, Belçika kıyılarını güvence altına alarak Britanya'nın Manş ve çevresindeki deniz üstünlüğünü kırmak istiyordu. Böylece, Britanya anavatanına karşı bir çıkarma harekatı gerçekleştirilebilirdi.

    Birleşik Krallık için ise Almanların bu planını önlemek ve bunun yanında Alman mevzilerini yararak, Almanları tüm cephe boyunca kuşatmak hedefti. 

    Britanya, Fransa ve Belçika Ordusunun toplam kuvveti 4.400.000 kadardı. Alman Ordusunun kuvvetleri ise bu sayıdan 1 Milyon asker daha fazlaydı. Fransız Ordusuna General Joseph Joffre, Britanya Ordusu'na Sir John French ve Belçika Kuvvetleri'ne ise Kral Albert-I komuta ediyordu. Almanların komutası ise Marne ve Aisne'den son değişmişti. Moltke, Von Bülow ve Von Kluck, İmparator Wilhelm tarafından azledilmişler ve başka görevlere atanmışlardı. Alman Ordusu'nun komutasında Erich Von Falkenhayn ve Max Von Fabeck vardı.




General Erich von Falkenhayn


    Fransız kuvvetleri, Ypres şehrinin kuzeyinde, Alman 4. Ordusu'nun saldırısına, Britanya kuvvetleri de Alman 6. Ordusu'nun saldırısına karşılık verdi. Belçika Ordusu'nun küçük bir kısmı şehrin içinde büyük kısmı ise tüm cephe de konuşlandı.
    
    Bu muharebe de ilk defa büyük toplar kullanıldı. İki tarafta hava, deniz ve kara unsurlarını bu muharebe de kullandı. Hava ve deniz üstünlüğü daha savaşın 3. gününde Müttefik Kuvvetlerin tarafındaydı. Almanlar için geriye kalan tek seçenek kara saldırısı ile Müttefik Kuvvetleri Ypres'den atmak ve onları Cherbourg'a kadar püskürtmekti.



I. Ypres Muharebesi


    Alman Topçu ateşinden sonra ilk muharebenin ilk gerçekleştiği yer Langemarck oldu. 21 Ekim'de şehrin kuzeyinden başlayan saldırı, çok sert Belçika-Fransız direnişi ile karşılaştı. Alman kuvvetleri, her bir adım için yüzlerce askerini kaybetti. Von Falkenhayn saldırıyı 7 gün planlamıştı ama sert direniş karşısında 24 Ekim'de durdurdu.

    Diğer bir mevkii, şehrin doğusunda Gheluvelt bölgesiydi. Almanlar 28 Ekim'de, Britanya kuvvetlerine karşı saldırıyı başlattı. İlk iki gün kuzeyde ki gibi sert bir direnişle karşılaşmadılar. Çok yavaşta olsa ilerlediler. Fakat Britanya kuvvetleri ağır kuvvetlerini Zandvoorde bölgesine hazırlamıştı. Ağır toplarını da Alman keşif uçaklarından saklamayı başarmıştı. 30 Ekim'de Almanların menzile girmesiyle başlayan ağır top ateşi ve tahkimli savunma Alman kuvvetlerini durdurdu ve ertesi gün gelen karşı saldırı ile muharebenin başladığı noktaya gelindi. Burada da müttefik kuvvetleri zafer kazanmıştı.

    1 Kasım'da Nonne Bosschen'de başlayan başka Alman saldırısı, Belçika-Fransız kuvvetleri tarafından 9 Kasım'da durduruldu.

    Bu tarihten itibaren iki taraf ta 22 Kasım'a kadar küçük saldırılarla birbirlerini yokladılar ama iki tarafta üstünlük sağlayamadı. 

    I. Ypres Muharebesi 22 Kasım 1914 Tarihinde sona erdi.

    Müttefik Kuvvetlerinin toplam ölü ve yaralı sayısı 58.000'den fazlaydı. Britanya'nın bu kayıplar da ki sayıları; 7.960 ölü, 29.563 yaralı, 17.783 isimsiz ölü ve 2,128 kayıptı. Alman Kuvvetlerinin toplam kayıpları ise 46.765 kadardı.



Kral George ve Kral Albert, I. Ypres Muharebesinden sonra cephede. Kral George savaş sırasında sık sık cephede bulundu.


    I. Ypres Muharebesi'nin sona ermesi ile beraber, bütün devletler savaşın uzun bir süre devam edeceğini anlamıştı. Ypres'ten, Alsace-Lorraine'nin güneyine kadar olan büyük bir cephe çizgisinde siper savaşları başladı. 



I. Ypres Muharebesinden sonra 4 yıl süren Siper Savaşı hattı



    Britanya İmparatorluğu, savaş ekonomisi planlamasını 5 yıla odakladı, asker alımını arttırdı ve kadınların işgücüne alımını 2 katına çıkardı. Savaş posterleri üretimi arttırıldı. Aralık 1914'te, bir savaş kabinesinin kurulması kararlaştırıldı. Kabine, Mayıs 1915'te kurulacaktı. Seferberlik ve uzun bir savaş hali sanattan, bilim dünyasına, spordan, siyasete, halktan, saraya kadar tüm ülkeyi sardı. Savaşın Noel'de bitmeyeceği kesinleştiği gibi artık ne zaman biteceği de meçhuldü. 

    Kraliyet Hükümeti, büyük bir savaşa da hazırlıklıydı. Petrol sıkıntısı olmamakla birlikte, Osmanlı'nın savaşa girmesiyle birlikte bu bölgelerin alınması önemli bir faktördü. Çünkü Romanya'dan petrol nakli imkansızdı. 

    1914 yılı savaşın kaderini belirleyen yıl oldu. Bu savaş daha öncekiler gibi olmayacaktı ve yeni birçok plan ve stratejilerle yürütülecekti.

    Britanya Seferi Kuvvetleri'nin, 1914 yılında ki toplam kaybı 95.654'tü. 

    1914 Noel mesajında Kral George-V ''Savaşın bir an önce zaferle sonuçlanması için, tüm Britanya İmparatorluğu halkını, ülkesini ve şerefini, saldırgan bir işgalciye karşı korumak amacıyla, görevlere davet ediyorum. Şerefli İmparatorluk Ordusu'nun zafer zamanı çok yakındadır'' diyordu.

    1914 Yılı biterken; Britanya, Almanya, Fransa, Rusya, Avusturya-Macaristan ve savaşta ki diğer ülkeler, 24 Aralık 1914 - 10 Ocak 1915 Tarihlerini 'Noel Ateşkesi' ilan etti ve savaş geçici bir süreliğine sustu. 



1914 Noel'inde Alman, Britanyalı ve Fransız askerleri Ateşkes Alanında buluşmaları.


    


 
 Çeviri, Derleyen ve Yazar: Lord Murrays

 Kaynakça:
 http://www.history.com/topics/world-war-i/world-war-i-history
 http://www.worldwar1.com/
 http://www.firstworldwar.com/
 https://www.bl.uk/world-war-one
 http://www.iwm.org.uk/?gclid=CjwKEAjw97K_BRCwmNTK26iM-hMSJABrkNtbQoHJsC0Clv6jfUPCeCzGUuRbo19fWzuQrW1RAG308RoC40rw_wcB
 http://www.bbc.co.uk/history/british/britain_wwone/overview_britain_ww1_01.shtml
 https://www.gov.uk/government/topical-events/first-world-war-centenary
 http://www.parliament.uk/about/living-heritage/transformingsociety/parliament-and-the-first-world-war/
 https://www.sheffield.gov.uk/libraries/archives-and-local-studies/research-guides/world-war-one.html
 https://www.amazon.com/Last-Great-War-British-Society-ebook/dp/B00GA22I5C/
 https://openlibrary.org/books/OL9878334M/Evidence_History_And_The_Great_War
 http://www.nationalarchives.gov.uk/pathways/firstworldwar/index.htm
 https://global.britannica.com/event/World-War-I
 https://openlibrary.org/works/OL4328965W/Bonar_Law
 https://openlibrary.org/works/OL3398398W/The_Great_War_1914-1918

 https://www.ubisoft.com/en-GB/game/valiant-hearts 
 https://www.youtube.com/user/TheGreatWar/featured

    

    
    
    

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder